Akciğer zarı kanseri, tıbbi literatürde "mezotelyoma" olarak bilinen ve asbest maruziyeti ile ilişkili bir kanser türüdür. Halk arasında ise bu hastalık, çorak toprak, ak toprak, gök toprak, ceren toprağı ve çel-pek höllük gibi isimlerle bilinmektedir. Akciğer zarı kanseri, göğüs boşluğunda sıvı birikmesi ile başlamaktadır. Bu sıvı birikmesi akciğerde ödeme neden olur. Akciğer zarı, sinirler açısından zengin ve oldukça hassas bir yapıya sahiptir.

Batı ülkelerinde akciğer zarı kanseri yılda bir milyon kişiden bir veya ikisinde görülürken, Anadolu'da bu oran çok daha yüksektir ve yılda en az 500 kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Anadolu'da bu oranın yüksek olmasının temel sebebi, asbestin yanlış kullanımıdır. Asbest, köy evlerinde badana için ve çocuklarda pudra niteliğinde kullanılmaktadır. Ayrıca, Kayalar yöresinde ve Amasya civarında, bebekler "höllük toprağı" olarak bilinen ısıtılmış asbeste yatırılmaktadır. Bu da ileride solunum yolu sıkıntılarına ve akciğer zarı kanserine yol açmaktadır.

Asbeste maruz kalan bir bireyde belirtiler 20-50 yıl sonra ortaya çıkabilir. Bu belirtiler şunlardır:

Akciğer zarı kanseri tedavisi üç aşamadan oluşur ve hastanın bu üç aşamadan da geçmesi gerekmektedir:

Bu tedavi yöntemlerinin sırası değiştirilebilir ancak her biri uygulanmak durumundadır. Bunun temel sebebi, tedavinin yarım kalmasının hastalığın ilerlemesine neden olabilmesidir. Tomografi ve röntgen gibi görüntüleme yöntemleri bazı bulgular verebilir, ancak kesin tanı için akciğer zarı biyopsisi gereklidir. Erken dönemde tanı ve tedavi uygulanmazsa, hastalık ışın veya ilaç tedavisine yanıt vermez ve hastayı kısa sürede ölüme götürebilir.

Akciğer zarı kanserinden korunmanın en etkili yolu, asbest maruziyetinden kaçınmaktır. Özellikle asbest içeren malzemelerin kullanımı ve bu maddelerin işlenmesi sırasında gerekli koruyucu önlemlerin alınması hayati önem taşır. Ayrıca, risk altında olan kişilerin düzenli sağlık kontrollerinden geçmesi erken tanı ve tedavi şansını artırır.

Akciğer zarı kanseri, ciddi ve yaşamı tehdit eden bir hastalıktır. Asbest maruziyeti ile doğrudan ilişkilidir ve belirtiler yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bu nedenle, erken tanı ve tedavi hayati önem taşır. Koruyucu önlemlerin alınması ve risk grubundaki bireylerin düzenli kontrollerden geçmesi, hastalığın önlenmesinde kritik rol oynar.